Merhabalar,
Hızlı geçen tatilden sonra yoğun iş temposu beni çarptı. Ramazanla beraber işlerimizin ivmesi hafiflesede, tatilden sonra kendimi toparlayamadım. Allah'ım gün içinde ne çok işim varmış. Haftaya, dokuz günlük tatilde, bayram kutlamalarımızdan sonra ne yapacağımızı planlıyoruz. Ailecek aslında Çeşme'ye mi gitsek diye düşünüyorum. Kardeşim Deniz ve benim için Çeşme özeldir. Bizim küçüklüğümüz Ilıca'da geçti. Kumsalda çok eğlendiğimizi hatırlıyorum. O zamanlar tatilin en güzel yanlarından biride sınırsız patates kızartması yiyebilmek, kutu süt içebilmekti.
İlker'le tatilimizin üç gününü Çeşme'ye ayırdık. Bavula koyduğum hırkaları - çorapları görünce şaşıran eşime laf anlatmaya çalışmadım, yaşayarak öğrensin istedim. İki gece bir butik otelden rezervasyon yaptırmıştım. Vardığımızda otel güzel görünüyordu ama çok sessizdi. Biraz bekledik, gelen giden olmayınca görüştüğümüz yeri aradık. Görüştüğümüz Volkan Bey'e kimsenin olmadığını söyleyince, "Sizin çocuğunuzda var, rahat edemezsiniz siz orada. Çeşme'de benim iki otelim var. Diğerinde aynı şartlarda kalın, rahat edin." dedi. Daha önce hiç duymadığımız, bilmediğimiz, Çeşme girişindeki Alaçatı Golden Resort'a işte böyle geldik.
Havuzlu, nezih, doğa içinde güzel bir otel. Kaldığımız oda, bir oda bir salon şeklindeydi. Tek kullanımlık terlikler, diş macunu (sensodyne) , yüz temizleme jeli (neutrogena) , şampuan (clear) fiksti. Kat görevlisi, sürekli olarak bir şeye ihtiyacımız olup olmadığını sordu. Herkes çok ilgiliydi. Akşam yemekleri içinse hiçbir şey diyemiyorum. Enfesti. Denk geldiğimiz menüde yoğurtlu çorba vardı, ki Çınar ev yapımı bile her çorbayı içmez, Çınarcık içti. Zeytinyağlılar, tadında pişirilmişti. Haşlak tatta değildi.
Yemek kısmında anladımki enternasyonel yerde yemek yemeyeceksin. Bir hafta önceki Bodrum'da bu durum perçinlendi. Rusu, Türkü, İngiliz, Arabı ve İsveçliyi aynı anda sadece makarnayla memnun edebilirsiniz. Hiçbir şekilde ağız tadımız tutmuyor. Alaçatı Golden Resort'te etrafım yerliydi. Herkesin yüzü gülüyordu. Kimsenin tabağında birşey kalmamıştı. İlker'le çok memnun kaldık. Bir daha Çeşme'ye gidersek, orada kalırız.
Otelin gecelik fiyatı 100 TL. Farklı sitelerde %10 indirimli bulabiliyorsunuz. www.yakalaco.com gibi sitelerde fırsatlarda da geçiyor. Yolunuz düşerse tavsiye ederim.
Uzun zamandır gitmeyince bir çok yere "aaaa nasıl değişmiş" dedim durdum. Dalyan, Alaçatı ve Kale'yi gezdik. En çok Alaçatı'ya şaşırdım. Ne olmuş oralar öyle... Dışı başka, içi başka. Orada'da bir akşam Riba Restorant'ta yemek yedik.
Zeytinlerin yanındaki otlar çok güzeldi. Garsona üç defa ne olduğunu sordum, üçündede "koruksuyu" cevabını aldım. Artık pes ettim. Adı koruksuyu olan bir ottur belkide. Tadı denizbörülcesi gibiydi.
Salatalarında keçi peyniri ve kuru domates vardı. Balıkları tazeydi.
Özetle Çeşme'den memnun kaldık. Yolunuz düşerse ikisini de tavsiye ederim.
23 Ağustos 2011 Salı
18 Ağustos 2011 Perşembe
Pancar Salatası
PANCAR SALATASI
Malzemeler:
- 1 kg pancar
- 1 kase yoğurt
- 1 diş sarımsak
Pancarları soyup, düdüklüde haşlayın. Sarımsakları rendeleyerek yoğurda katın. Küp küp doğranmış pancarların üzerine döküp servis edin. Oldukça pratik, sofrayı renklendirici bir tarif. Afiyet olsun.
17 Ağustos 2011 Çarşamba
Dokuzuncubulut
Merhabalar,
Bu yılki tatilimin güzel anlarından biride Aslı Abla'yla tanışmaktı. Bodrum'a giderken yol üstünde evine uğradık ve sonunda tanıştık. Aslında birbirimizin mutfağında çok dolaştık. Doğrusu ben epey dadandım :) Mutfağında en çok etkilendiğim şey, yaptıklarının optimum gıdalar olmasıydı. Lezzet düşkünü değil, sağlıklı, doğal, pratik tarifleri var. Denemediniz mi? Denemelisiniz :)
Dünyada en çok görülen kanser çeşidi akciğer kanseri, üçüncü sırada bağırsak kanseri geliyor. Bağırsak kanseri oluşumunda birçok etken var. En önemlisi de beslenme bozukluğu. Akdeniz tipi beslenme alışkanlığı gösteren popülasyonlarda daha az görünüyor. Çeşitli beslenenlerde, kızartmalardansa, tencere yemeği yapanlarda. Etli sebze yemeği yapanlarda ya da etin yanında sebze yiyenlerde.... Salatası, zeytinyağını, balığını ihmal etmeyenlerde.
Aslı Ablanında yemekleri tek yönlü değil. Yemek yapanı yormuyor, yiyenin midesini yormuyor. Besin değeri olarak karbonhidrat/protein, vitamin/mineral yönüyle dengeli. Bazen dünyadaki en güzel yemek nasıldır diye düşünüyorum. Acaba ne olabilir? Bu özelliklerin hepsini barındırabilen, yiyene iyi gelecek bir yemek olmalı. Terleyeni ferahlatacak, sinirliyi azıcık sakinleştirecek, insana iyi gelecek, üzerinde düşünülmüş birşey olsa gerek. Aslı Abla'nın yemekleri de öyle. Sitesinde gezdikçe hayata bakış açısını da göreceksiniz. Misafirperverliği ve ailesiyle içten gülüşünü gözlerimle gördüm.
Bu arada böreğin altına yağlı kağıt sermişti. Hmmm... Daha önce hiç görmemiştim. Orada bile birşeyleri aklıma yazdım, öyle geldim. Bundan sonra bende öyle yapacağım. Bizim için kek yapmış ve ev yapımı buzlu çay vardı. Hepsi süpperdi. Aslı Abla, beraber tatil planladığımız diğer ailelerin çocuklarına da vermek üzere kek koydu. Çınarcık kimseyle paylaşmadı, hepsini kendisi yedi. İlgin ve yaptıkların için çok teşekkür ederim Aslı Abla :)
Bu yılki tatilimin güzel anlarından biride Aslı Abla'yla tanışmaktı. Bodrum'a giderken yol üstünde evine uğradık ve sonunda tanıştık. Aslında birbirimizin mutfağında çok dolaştık. Doğrusu ben epey dadandım :) Mutfağında en çok etkilendiğim şey, yaptıklarının optimum gıdalar olmasıydı. Lezzet düşkünü değil, sağlıklı, doğal, pratik tarifleri var. Denemediniz mi? Denemelisiniz :)
Dünyada en çok görülen kanser çeşidi akciğer kanseri, üçüncü sırada bağırsak kanseri geliyor. Bağırsak kanseri oluşumunda birçok etken var. En önemlisi de beslenme bozukluğu. Akdeniz tipi beslenme alışkanlığı gösteren popülasyonlarda daha az görünüyor. Çeşitli beslenenlerde, kızartmalardansa, tencere yemeği yapanlarda. Etli sebze yemeği yapanlarda ya da etin yanında sebze yiyenlerde.... Salatası, zeytinyağını, balığını ihmal etmeyenlerde.
Aslı Ablanında yemekleri tek yönlü değil. Yemek yapanı yormuyor, yiyenin midesini yormuyor. Besin değeri olarak karbonhidrat/protein, vitamin/mineral yönüyle dengeli. Bazen dünyadaki en güzel yemek nasıldır diye düşünüyorum. Acaba ne olabilir? Bu özelliklerin hepsini barındırabilen, yiyene iyi gelecek bir yemek olmalı. Terleyeni ferahlatacak, sinirliyi azıcık sakinleştirecek, insana iyi gelecek, üzerinde düşünülmüş birşey olsa gerek. Aslı Abla'nın yemekleri de öyle. Sitesinde gezdikçe hayata bakış açısını da göreceksiniz. Misafirperverliği ve ailesiyle içten gülüşünü gözlerimle gördüm.
Bu arada böreğin altına yağlı kağıt sermişti. Hmmm... Daha önce hiç görmemiştim. Orada bile birşeyleri aklıma yazdım, öyle geldim. Bundan sonra bende öyle yapacağım. Bizim için kek yapmış ve ev yapımı buzlu çay vardı. Hepsi süpperdi. Aslı Abla, beraber tatil planladığımız diğer ailelerin çocuklarına da vermek üzere kek koydu. Çınarcık kimseyle paylaşmadı, hepsini kendisi yedi. İlgin ve yaptıkların için çok teşekkür ederim Aslı Abla :)
16 Ağustos 2011 Salı
Zeytinyağlı Bamya
Merhabalar,
Uzun bir aradan sonra blog yazmayı özlemişim. Bu yıl (öncelikle maşallah deyim) süpper bir tatil geçirdim. Uzun tatil anılarımı, gezdiğim yerleri ayrıca anlatacağım. Zeytinyağlı bamya, bu yılki ilk iftar yemeğimden. İzmir'imizin kınalı bamyası meşhurdur. Evdeki yemek kitaplarını karıştırdım ama bir tarif bulamadım. Enginarla ilgili çok yemek olmasına karşın bamyayla ilgili hiç tarif bulamamama şaşırdım. Ümit Usta'nın kitabında, Oktay Usta'da ve ansiklopedilerde bile yoktu. Sonunda ayaklı kitap annemi aradım ve anne usulü bamya yaptım. Ayıklarken elimize kartoloş gelen bamyaları düdüklüde pişirmeyi düşündüm. Yazlık komşumuz Özden Teyze geldi aklıma. "Her yemek düdüklüde pişer, bamya pişmez kızım" diye başlayan mutfak sohbetlerimizi hatırladım.
ZEYTİNYAĞLI BAMYA
Malzemeler:
- 1 kg bamya
- 1 soğan
- 3-4 diş sarımsak
- 1 su bardağı nohut
- 2 yemek kaşığı domates salçası
- Zeytinyağı
- Bir tane limon tuzu ya da koruk suyu
Bamyaları ayıklarken baş kısımlarını konik şekilde alın, bu sayede iç kısmı pişerken dışarıya çıkmaz. Ayıklamadan önce bol suda yıkayın. Suyu süzülüp kuruduktan sonra ayıklayın. Bu sayede sümüksü yapı oluşmaz.
Soğanı yemeklik doğrayın, sarımsakları ikiye bölüp zeytinyağında kavurun. Salçayı ekleyip, biraz çevirin. Kaynar su ilavesiyle karışımı kaynatın. Bol su kullanmaya dikkat edin, bir daha su eklemeyin. Eğer suyu biraz fazla olsada bamya yemeği kaldırır. Bamyaları ve nohutu ilave edip domatesli sosa bulayın. Tuzunu ilave edip tencerenin kapağını kapatın 35 dakikada pişiyor. Pişirirken karıştırmamaya özen gösterin. Limon tuzu ekşiliği süpper sağlıyor. Yazlıklardan uzak kaldığımız için koruk suyu ekleyemedim.
Didim tarafında da iri bamya meşhurdur. Tanesi bir parmak büyüklüğünde olan koca bamyaların yemeğini annem her birini lokmalık halde keserek yapardı. Yemeğe nohut koymasanızda olur. Bizim evde çok et yenmiyor. Genelde köfte seviyorlar. Yemek içindeki parça etler tabak kenarında kalıyor. Yemeklerin protein miktarını yükseltmek ve lezzetininde yakıştığını düşündüğüm için nohut katıyorum. Afiyet olsun
Uzun bir aradan sonra blog yazmayı özlemişim. Bu yıl (öncelikle maşallah deyim) süpper bir tatil geçirdim. Uzun tatil anılarımı, gezdiğim yerleri ayrıca anlatacağım. Zeytinyağlı bamya, bu yılki ilk iftar yemeğimden. İzmir'imizin kınalı bamyası meşhurdur. Evdeki yemek kitaplarını karıştırdım ama bir tarif bulamadım. Enginarla ilgili çok yemek olmasına karşın bamyayla ilgili hiç tarif bulamamama şaşırdım. Ümit Usta'nın kitabında, Oktay Usta'da ve ansiklopedilerde bile yoktu. Sonunda ayaklı kitap annemi aradım ve anne usulü bamya yaptım. Ayıklarken elimize kartoloş gelen bamyaları düdüklüde pişirmeyi düşündüm. Yazlık komşumuz Özden Teyze geldi aklıma. "Her yemek düdüklüde pişer, bamya pişmez kızım" diye başlayan mutfak sohbetlerimizi hatırladım.
ZEYTİNYAĞLI BAMYA
Malzemeler:
- 1 kg bamya
- 1 soğan
- 3-4 diş sarımsak
- 1 su bardağı nohut
- 2 yemek kaşığı domates salçası
- Zeytinyağı
- Bir tane limon tuzu ya da koruk suyu
Bamyaları ayıklarken baş kısımlarını konik şekilde alın, bu sayede iç kısmı pişerken dışarıya çıkmaz. Ayıklamadan önce bol suda yıkayın. Suyu süzülüp kuruduktan sonra ayıklayın. Bu sayede sümüksü yapı oluşmaz.
Soğanı yemeklik doğrayın, sarımsakları ikiye bölüp zeytinyağında kavurun. Salçayı ekleyip, biraz çevirin. Kaynar su ilavesiyle karışımı kaynatın. Bol su kullanmaya dikkat edin, bir daha su eklemeyin. Eğer suyu biraz fazla olsada bamya yemeği kaldırır. Bamyaları ve nohutu ilave edip domatesli sosa bulayın. Tuzunu ilave edip tencerenin kapağını kapatın 35 dakikada pişiyor. Pişirirken karıştırmamaya özen gösterin. Limon tuzu ekşiliği süpper sağlıyor. Yazlıklardan uzak kaldığımız için koruk suyu ekleyemedim.
Didim tarafında da iri bamya meşhurdur. Tanesi bir parmak büyüklüğünde olan koca bamyaların yemeğini annem her birini lokmalık halde keserek yapardı. Yemeğe nohut koymasanızda olur. Bizim evde çok et yenmiyor. Genelde köfte seviyorlar. Yemek içindeki parça etler tabak kenarında kalıyor. Yemeklerin protein miktarını yükseltmek ve lezzetininde yakıştığını düşündüğüm için nohut katıyorum. Afiyet olsun