21 Mayıs 2010 Cuma
Çiçek ve Arşimet
Merhabalar,
Bugün İzmir'de hava biraz kapalı gibi ve benimde içim havayla kapanıyor. Sabahtan beri güzel şeylere bakıp, güzel şeyler düşünerek kendimi açmaya çalışıyorum ama olmuyor. Aslında herşey dün akşam Figen'in çiçeğini öldürmemizle başladı. Salımı artık Pazartesi mi yoksa daha önceden mi bilmiyoruz ama su vermemişiz. En son ne zaman suladığımızı ikimizde hatırlamıyoruz. Figen hemen su verip hayata döndürmek istedi. Şişeyi açıp suyu dökmesiyle çiçek öyle bir hareket etti ki; kafayı yiyordum. Bir an odada diğer kızlarla dirildi sandık. Arşimet 3 mühendisin saksının dibinde birden yükselen suyun, çiçeği kaldırmasına çığlıklar atıp, dirildi diye korkmasına (resmen benim aklım başımdan gitti, kalbim hopladı), herhalde " aaaah ahh ileri teknoloji bu mu, gelecek mühendisleri bunlar mı diye?" diye isyan ederdi. Öncelikle sulamadığımız için çiçekten, sonrada Arşimet'ten özür diliyorum.
Bugün mutlu olmasını çok arzuladığım, mutluluğu aslında daha erken hak ettiğini düşündüğüm bir arkadaşım evleniyor. Sabah nikahı unuttuğum için kot etek, spor ayakkabı ve sweat giydim. Şimdi nikaha böyle gitmek zorundayım. Offf offf.... Bu aralar birşeyler ters gidiyor. Aslında şöyle düşünmem lazım; aman terslik gelecekse, bunu yaşayacaksam, sıramı böyle şeylerle savayım. Değil mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız İçin Teşekkürler