8 Haziran 2010 Salı

Salı Sallanır

Merhabalar,
Bugün aşırı yoğun bir gün değildi. Masamı toparladım, sildim, arşiv evraklarımı ataçladım, zımbaladım. Şöyle biraz derlendim toplandım. Pazartesi harale gürele geçti. Bir arkadaşıma çok üzüldüm. Daha doğrusu beni üzdü. Bugün konuşmak istedi. Söylediklerine cevap verdim. Tam çıkarken dayanamadım ve "Sen beni dün çok üzdün. Davranışına çok bozuldum. Seni sevdiğim için dün seni düşündüm durdum. Sevmesem sanırım daha kolay tolere edebilirdim." dedim. Oda kendince haklı olan-ki bence hala haksız- düşüncesini söyledi. Sonuçta RAHATLADIM. Eskiden olsa sanırım bir ay daha düşünürdüm. İçimdekini SAKİNCE söyledim. Oda üzüldü. Sonuç hala çalışırken işle ilgili kısımda onda takılıyoruz. İletişim kısmımız tıkanık değil ama. Birine kızdığımda, sinirlendiğimde o olumsuzluğu taşımak istemiyorum. Bir an önce kurtulmak istiyorum o olumsuzluktan. Ruhumu kirletiyor sanki bu durum. Çözüm olmasada konuşmak güzel.

Salı sallanır diye bugünde bitti. Akşam oğlumu babannesinden alacağız. Genç aşıklar bu sabah kavuştu. Eminim babannesini ve dedesini, sabah onu almaya geldiklerinde çok büyük bir sevinçle karşılamıştır. Canım oğlum bu hassas döneninde babannesinin yanında olmalı. Sabiha anne geçen hafta babannesini kaybetti. İlk haberi bizim evde aldı. Ne kadar üzgün olduğunu biliyorum. Hemen o akşam memlekete gittiler. Karadenizde babannelik çok önemli bir konummuş. Çocuklara hep babanneleri bakarmış. Onada küçüklüğünde babannesi çok bakmış, çok oynamış. Bu aralar Çınar'la oynarken belki vakit onun için daha kolay geçer.


Çınarla bu aralar teyzesinin gönderdiği cam stickerlarıyla oynuyoruz. Evde eski bir melamin tepsinin arkasına yapıştırdım. Yerlerini değiştire değiştire oynuyoruz. Puzzle yapmaktan nefret eden oğlum bunu birazcık sevdi. Yarın görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler