1 Haziran 2010 Salı

Yazın İlk Günü

Merhabalar,
Yazın ilk günü ve ben hastayım. Başım, yüzüm ağrıyor, gözlerim sulanıyor, burnum sebil oldu... Eve gidip annemden ilgi görmek istiyorum. Oğlum yanıma yatsın, beraber televizyon seyredelim, Calliou nun bilmem kaçıncı defa aynı bölümlerini izlemek istiyorum. Neden çizgi filmlerde hep ideal hayatlar var. Hastayken tembellik eden, yemek yapamayan, kendine bakamayan anneler yok. Anne oldun mu 7/24 güleç, sağlıklı, her şeyi bilen ,süper pratik, portatif , bionik kadın olmanı neden beklerler ki? Merak edenler için söyleyim: daha bionik kadın üretilmedi. Kadınları bionik yapan haplar Türkiye'ye ithal edilmiyor. Eskiden olsa anne deyince aklıma iki şey gelirdi: beyaz ve şişman :) Anne dediğin beyaz ve şişman olmalı. Zayıf, evde olmayan, ıhlamurun hangi dolapta olduğunu bilmeyen biri anne olamaz. Ya da şüpheli bir durum olarak değerlendirilir. Eve girildiğinde yemek kokmalı, vanilyalı kekler kokmalı. Bende mi o ideal annelerden istiyorum yoksa? Anne olunca birden bire tüm yemek kitaplarını doğal olarak bileceğimi, doğal olarak termostatımın yükselip, sıcak kanlı bir kadın olacağımı düşünüyordum. Çocuğum yanıma geldiğinde ısıtacaktım onu. Ama öyle olmadı. Ay herşey için emek gerekiyormuş. Yemek için çabalıyorum ama termostat işi hala kilit. Neyse.... Ben biraz dinlenip öyle işe geleyim bari. Hastalık bana yaramıyor. Olumsuzluğu tüm bedenimi ve ruhumu sarıyor. Yarın görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler