13 Aralık 2010 Pazartesi

Çeşme - Ilıca Oteli

Merhabalar,
Güzel bir haftasonundan sonra İzmir'e döndük. Çeşme'ye giderken başlayan uğultulu rüzgar, İzmir'e kadar bizi takip etti ve şu anda karşımda karlı İzmir dağlarına bakıyorum. Cumartesi, eşimin okul arkadaşı Barış'ı alıp, Ilıca Otel'e doğru yollandık. Girişte bizi mini etekli, büstiyerli, çıpa, deniz atı desenli şapkaları olan dört kız karşıladı. Kenarları dantelli çorapları, uzun bacaklarına bakıp neden herkesin eşli geldiğini anladım. Ah bu kaptanlar.... Ahhh ahh... Ya da kaptan eşleri demeli... Ah bizler ahhh.. İçimiz fesat :) Resepsiyondan odalarımızı öğrenip, dağıldık. Termal otel olunca hep havuz planlarım vardı. Gelen kişi sayısı 500 ü açınca biz kalanlar ana bina dışındaki odalara yerleştirildik. Şu soğukta da hayatta ıslak ıslak dışarıdan odama yürüyemezdim.

Kafeteryada çay içerken kendi reklamlarının ve Çeşme'nin karikatürlü haritasının olduğu amerikan servisler kullanıyorlar. Bu servisler çok hoşuma gitti.



Akşam önce hazırlanan kokteyle katıldık, ardından yemeğe geçtik. Ve anlatılmaz yaşanır menü süpperdi.



Ordövr tabağında üçgen şeklindeki pırasa dolması değişikti. İlk defa yedim ve çok hoşuma gitti. Salatalıkların içini oyup peçete halkası gibi kullanarak içinden polorosso ve marul geçirmişler.



Ara sıcak olarak ikram edilen ıspanaklı böreğin üzerine ıspanak kıyıp eklemişler ve domatesli bir sos hazırlayarak yanına dökmüşlerdi. Önce "Aman koskoca otelde ara sıcak olarak ıspanaklı börek mi ikram edilir" dedim. Aklımda klasik çıtır sigara böreği, değişik paneler ya da mantar vardı. Açıkcası daha önce hiç soslu ıspanaklı börek yememiştim. Oldukça başarılı buldum. İyi bir fikirmiş.




Levrek geldiğinde yemeğin klasik olmadığı kesinleşti. 500 kişilik levrek fileto hazırlamak zor olsa gerek. Ekibin çalışma şekli, garsonların özverisi dikkatimi çekti. Hani flimlerde bir defile vardır birde defilenin ardındaki hazırlık telaşesi... Kızlarda o telaşe doruktaydı. İçtiğimiz herşey, ideal serinlikte, yediğimiz her yemek ideal ısısındaydı. Hiçbirşey ne soğuk, ne de aşırı sıcaktı. Levreğin üzerindeki şeyler incecik doğranmış taze soğan ve pırasa kızartması. Tatlımsı, farklı bir lezzet katmış. Bu balığı ve sunumu evde de denemek istiyorum.



Kaldığımız süre boyunca tadını beğenmediğim tek şey tatlıydı. Altta olan portakallı sos, oralet tadındaydı. Beyaz krema kısmında şeker yoktu. Şekersiz bir tatlı hafif olmuyor, bence tatlı olmuyor. Genelde masalarda da tadına bakılıp bırakılmış olduğunu gördüm.

Bol kahkahalı, güzel bir gece geçirdik. Orkesta dahil herşey iyiydi. Sadece biz, olmayacak bir soğukta gitmiştik ve odamız ana binada değildi. Tek sorun buydu.



Ertesi sabah kahvaltıda yok yoktu. Bakır çaydanlıkta demlenen çay, bal-kaymak, reçel çeşitleri, anında hazırlanan tava çeşitleri vb. vb. Herşey süpperdi. Benim en çok ilgimi limon kabuğu reçeli ve incirli pekmek çekti. İncirli pekmezi sevdim ama limon kabuğu reçeli benim için çok acımsı bir tattı. Eşimse ona bayıldı.

Özetle güzel bir hafta sonuydu. Yemekler sıradan değildi. Hepsi leziz, ince düşünülmüş, dengeli tatlardı. Otel fiziksel yapı olarak iyiydi. Termal otelerde otel yaşı önemli oluyor. Termal su herşeyi aşındırdığı, harap ettiği için yeni oteller daha çok tercih ediliyor. Bize kışın ortasında ana bina dışında oda verilmesi şanssızlıktı (ama yer kalmamış). Spa merkezine giriş eksta 10 TL/kişi başı. Daha çok yazlık ya da baharda gitmek için ideal bir yer ( ya da ana binada kalın). Yarın görüşürüz.

Otel hakkında ayrıntılı bilgi:
http://www.ilicahotel.com

İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği

dernek linki

Not: Dışarıdaki reklama bayıldım :)

2 yorum:

Yorumlarınız İçin Teşekkürler