6 Aralık 2010 Pazartesi

Nanoteknoloji

Merhabalar,
İzmir'de yağmurlu bir gün ve ben Aliağa limanında görevliydim. Uzun yol boyunca İzmir İl Kontrol Laboratuvarı'nın üç ayda bir yayımladığı "Gıda&Yem Analiz'35" dergisini okudum. Bu sayının konusu: Nanoteknoloji.
Nanoteknoloji, ileri bir bilim dalı olmasına rağmen beni küçüklüğüme götürüyor. Örümcek adam çizgi filmlerinde hep Peter Parker laboratuvarda nanoteknolojik deneyler yapar, biyolojik değişimler olurdu. O zamanlar ne olduğunu bilmezdik ama mikroskopla bakılan ve değişim yapan birşey olduğunu anlıyorduk. Buluşlarla Mary Jane'ı (MJ) ya da dünyayı kurtarıyordu. Şu kısaltmaların ne anlama geldiğinde de 20 yaşımda ingilizce hazırlık okurken anladım. Dallas dizindeki Ceyar'ın aslında Junior'un kısaltması olan JR olduğunu, MJ inde Mary Jane'in kısaltması olduğu gibi. Kültürler arası fark işte. Biz Memoli deriz, onlar başka türlü kısaltıyor.

Nanoteknoloji konusunda dergide Taner ÖZYURT - Biyolog bir makale yayımlamış. Derginin internette linki olmadığı için sizlerle birebir- net paylaşamıyorum. Ama bu makale benim ilgimi çekti. Nanometre ölçeğinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik olayların anlaşılması ve kontrolünü içeren teknolojiye nanoteknoloji adı verilmekte. Nano boyuttaki bilimi, mühendisliği ve teknolojiyi kapsayan nanoteknoloji, maddenin bu boyut ölçeğinde görüntüleme tekniğini, ölçümü, modellemesini ve manipülasyonunu içermektedir. 50 nanometrenin altındaki boyuttaki maddelerde geleneksel fizik kurallarının yerini kuantum fiziği kanunları alıyormuş. Nedir acaba kuantum fiziği kanunları? Fizik hatırlayan var mı? Nanoteknoloji nin uygulama alanları başlıca şunlardır:
- Biyoteknoloji
- Tarım ve Gıda
- Elektronik-Bilişim ve iletişim
- Tıp- Yaşam Bilimi
- Otomobil Üretimi
- Savunma ve Uzay
- Kimya-Malzeme
- Enerji-Çevre

Nanoteknolojik çalışmalar daha çok AB, ABD, Japonya, Çin ve Güney Kore eksenlidir. Türkiye'deyse Bilkent Üniversitesi bünyesinde, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı'nın katkısıyla Uluslararası Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) kurulmuştur. ODTÜ, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, İYTE,GYTE ve TÜBİTAK gibi pekçok yerde nanoteknolojik araştırmalar yapılmaktaymış. Tarım ve gıda sistemlerinde patojen ve kontaminant tayini, pestisitlerin etkinliğinin arttırılması, yeni ambalaj sistemlerinin geliştirilmesi ve fonksiyonel bileşenlerin biyoyararlılığının arttırılması gibi alanlarda nanoteknolojiden yararlanılmaya başlanmış. Mesela tarım alanında mahsüllerin ya da çiftlik hayvanlarının sağlığını kontrol etmek için sensörler ve toprak kirleticileri uzaklaştırmak için manyetik nanoparçacıklar üretmişler. Ne garip değil mi, hayvan ya da bitki hasta olduğunda sensör nasıl kendini gösterecek? Renk mi değiştirecek acaba? Mesela hasta kısım mor mu, pembe mi olacak? Gıda sanayindeki uygulamaları benim için daha gözümde canlandırılabilir. Suda çözünmekte zorlanan kartinoidler ve vitaminler, nanoparçacıklar olarak formüle edildiklerinde bu bileşenler soğuk suyla kolaylıkla karışabiliyorlar ve insan vücudundaki biyoyararlılıkları artıyor. Bence esas güzel olan ambalaj sektöründe olan gelişme. Akıllı paket üretimi ile çevresel koşullardaki (sıcaklık, nem gibi) değişikliklere göre kendini ayarlayabilecek ve gıdanın kontemine olması durumunda tüketiciyi uyarabilecek nano seviyede gıda katkıları üretilmeye başlanmış. Özetle gıda ve tarım alanında nano sensörler geliştirilmekte. Bu gelişmeler heyecan verici ama içimden bir ses ileride Peter Parker'la ortak bir geleceği paylaşabileceğimizi söylüyor. Belkide ileride oğlumla bir caddede yürürker ağlarına salına salına uzaklaşan bir adam gördüğümüzde, Tarkan görmüş genç kız gibi seviniriz. :) Yarın görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız İçin Teşekkürler