23 Ekim 2013 Çarşamba

Söz Mutfakta

Geçen hafta arkadaşımız Mesut'u ziyaret etmeye Bergama'ya gittik. Figen'le "Bebek görmeye gideceğiz" diye başlayan muhabbetimiz küçük oğlu Mehmet Doğa'nın 2 yaşına basmasıyla son buldu.

Küçük Doğa dediğime bakmayın, Figen'inkiyle benimkini fena kovaladı.

Mesut'un eşi Sevgili Tuba ( www.sozmutfakta.com ) bizi Süpper ağırladı.



Süpper sofra




Adanalı arkadaşımın hazırladığı içli köfte. 




Fırında sütlü patates

Mantı çorbası



Börülce salatası - barbunya salatası



Yeşil salata - Semizotu salatası


Kahvenin yanına ikram ettiği nar lokumu.
O kadar çok beğendim ki Izmir'e dönünce bende Şok'tan aldım.  Furib marka bu lokumu çok beğendik. Bulamadığımızda Tuğba Kuruyemiş'ten denedik. Ancak aynı lezzette değil. 

Güzel Bergama günü, ve misafirperverliğiniz için teşekkürler Yılmaz ailesi.

20 Ekim 2013 Pazar

National Geographic Efe ile Ece


Bu yıl okula başlayan oğlum için National Geographic'in Efe ile Ece okuma yazma setini sınıfça aldık. Setin içine daldıkça iyice hoşumuza gitti.1 yıllık internet kullanım hakkı ve hikaye kitaplarını da almaya karar verdim.

Yeni okullulara duyurulur.

6 Ekim 2013 Pazar

Can Dostum Etkinliği Taypark


Bugün Taypark'ta "Can Dostum" etkinliğine izlemeye geldik.  Karşıyaka Belediyesi çok güzel bir program hazırlamış.  Plastik su şişelerinden
  Yapılan heykeller birbirinden güzel. Çocuklar çok yaratıcı.






2 Ekim 2013 Çarşamba

ADALAR




Kuaförde sıra beklerken elime Kamil Koç firmasının Yolculuk dergisinin 100. sayısı geçti. Orada kaldığım süre boyunca dergiyle çok güzel vakit geçirdim. İstanbul'a Adalar'a gitmeye karar verdim. " Anadolu Kültüründe Elma Ağacı " yazısı beni etkiledi. Daha bir sürü şey... Dolu dolu dergiyi okudum. Çıkarken bir baktım, küçük bir hamleyle çantama atmışım. Yapmamalımıydım? Ama oldu.

İşin enteresan tarafı bir hafta sonra eşim geldi, hadi İstanbul'a gidiyoruz dedi. 3 günlüğüne gittik. Kız kardeşimi ziyaret ettik Eşim işlerini halletti. İkiside işe gittiğinde kendimi Kadıköy vapur iskelesine attım. Çantamdaki derginin rotasını takip ettim.

Vapur iskelesinin yanına aşağıda gördüğünüz bu güzel gelin arabası geldi. Bunu günün " süpper " geçeceğine dair bir işaret saydım. İstanbullular bu görüntüye alışık olabilir, biz İzmir'de pek görmüyoruz.








Vapurla büyük adaya geçtim. Adalarda trafik yok. Fayton ya da bisiklet kullanılıyor.



Bu çiçekleri izlemeye doyamadım. 


Bisiklet kiralayarak adayı gezebilirsiniz. Saati 4 TL.




Adadaki evlere hayran kaldım. Reşat Nuri Güntekin'in evini çok aradım, ama bulamadım.


Dönüşte Barış Manço vapuruyla döndüm. İstanbul'daki en güzel şeylerden biri tüm vapurlarda canlı müzik olması :)